Yazı Detayı
05 Nisan 2023 - Çarşamba 19:49 Bu yazı 464 kez okundu
 
RAMAZAN AYINI LAYIKIYLA NASIL YAŞARIZ?
FİLİZ’İN PENCERESİNDEN FİLİZ BAHÇIVAN
oz.turkhayathaber@gmail.com
 
 
Bir Ramazan ayına daha kavuştuk. Ramazan, asrın afetlerini yaşadığımız bir zamanda merhaba
dedi bizlere. Çoğu kere Ramazan aylarına içimiz buruk bir şekilde ve çeşitli sıkıntılarla girdik. Bu
yıl da bu mübarek ayı yaşadığımız büyük acılar gölgesine, karşılaştığımız zorluklarla karşılıyoruz
ne yazık ki.
Deprem de bir anda elli bin insanımızı kaybettik. Ne büyük bir acı.
Siz de benim düşündüğümü düşünüyor musunuz? Bir ömür kaç Ramazan görür? Bunu hiçbirimiz
bilmiyoruz. Bilemeyeceğiz de! O halde bu mübarek günleri neden layıkıyla yaşamıyoruz?
 
Ramazan ayını en verimli şekilde nasıl değerlendireceğimizi ilahiyatçı yazar Esat Hocalar anlattı.
 
--Merhaba. Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
 
Esat Hocalar
1956 yılında Mersin'in Yanpar köyünde/mahallesinde doğdum, İstanbul'da yaşıyorum.
Ağırlıklı tahsil hayatım: İlk tahsilimi Merhum babamdan aldım.
İmama Hatip Okulu, İmam Hatip Lisesi ve İlahiyattır.
Geçmiş yıllarda reklam ajansım vardı, 2009 yılında ajansı kapattım.
Daha sonraki yıllarda bazı şirketlerde danışmanlık yaptım.
Bazı yayın evlerinde editörlük ve musahhihlik yaptım.
 
Eser:
Temel İslami Bilgiler
Makale:
Çeşitli konularda makale ve yazılarım var.
 
Son olarak katkıda bulunduğum eser:
Kur’an Dersleri Meal-Tefsir (7 Cilt)
Dirasatu’l-Kur’an.
2013 yılında sigorta kapsamında emekli oldum.
TAM (Türk Arap Medya Derneği)nde ve Mehcer (Göç Sanatçıları Derneği)nde yöneticilik yaptım.
 
--Ramazan ayına girdik. Ramazan ayının önemini anlatır mısınız?
 
Müslümanlarca ibadet, bereket, rahmet, mağfiret, sabır ve şefkat ayı olarak kabul edilen, büyük bir coşku
ve heyecanla karşılanan Ramazan ayı bütün bir insanlık âlemi için de ayrıca rahmet ve bereket
zamanlarıdır.
 
Ramazan ayının başlıca özelliklerini şöyle ifade edilebiliriz:
- Kur’ân-ı Kerîm bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Ayet ve hadislerde bin aydan daha hayırlı olduğu
bildirilen (Kadir/3) ve (Nesâî), Kadir Gecesi de bu ayın içindedir. Bir âyet-i kerimede Kur’an’ın Ramazan
ayında, bir başka âyette mübarek bir gecede, bir diğerinde ise Kadir Gecesinde inmeye başladığı haber
verilmektedir (Bakara/185, Duhân/1-3, Kadir/1). Kadir gecesi, Ramazan ayı içinde mübarek bir
gecededir.
- İslâm’ın beş şartından biri olan oruç bu ayda tutulur (Bakara/183-185), (Buhârî, Müslim).
- Hz. Peygamber’in inanarak ve sevabını Allah’tan umarak teravih namazını kılan kişinin geçmiş
günahlarının bağışlanacağını bildirdiği ve kendisi de bizzat kılarak ümmeti için sünnet olduğunu
gösterdiği (Buhârî, Müslim) teravih namazı bu aya mahsus ibadetlerdendir.
- Malî bir ibadet olan Fıtır sadakası bu ayın başından itibaren sonuna kadar ve bayramdan önce
ödenmesi gerekir. Bu ayda yapılan diğer yardımların da öteki aylara göre daha sevap ve faziletli
olduğuna dair hadis-i şerifler vardır (Buhârî, Müslim, Tirmizî). Bu sebeple, Ramazan ayında ödenmesi
gerekli olmamakla birlikte Müslümanlar zekâtlarını bu ayda ödemeyi âdet haline getirmişlerdir.
- Ramazan ayının sonunda itikâfa girmek sünnettir. Peygamberimizin Ramazan'ın son on gününde itikâfa
girdiğini ve bu sünnetini/âdetini vefatına kadar devam ettirdiğini, onun ardından hanımlarının da itikâfa
girdiğini (Buhârî ve Müslim) haber vermektedir.
- Kur’an ayı olarak ifade ettiğimiz Ramazan ayında çokça Kur’an okuyup tefekkür etmek güzel bir amel
kabul edilmiştir. Peygamberimizin Cebrâil (as) ile karşılıklı Kur’an okumasına dayanan Arza'nın yüz
yıllardır mukabele uygulaması olarak devam ettirildiğine bugün de şahitlik ediyoruz.
 
Kur'an-ı Kerîm Ve Ramazan Ayı
 
Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan yegâne ay Ramazan ayıdır. Orucun farz
kılındığını bildiren ayetlerin hemen ardından Ramazan'ın hüden linnas (insanlara doğru yolu gösteren) ve
furkan (hakkı bâtıldan ayıran) Kur’an’ın indirilmeye başlandığı ay olduğu belirtilir ve bu aya ulaşanların
oruç tutması buyrulur (Bakara/185).
Sahih hadis kaynaklarında da peygamberimizden nakledilen, Ramazan ayının faziletleri, başlangıcının
ve sonunun nasıl tespit edileceği, süresi ve bu aya mahsus ibadetlerle ilgili çok sayıda rivayet yer
almaktadır. Peygamberimizin, “mübarek ay” olarak nitelendirdiği ramazan ayı girdiğinde cennet
kapılarının açılıp cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanların bağlandığını (Buhârî, Müslim vd),
inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahlarının
bağışlanacağını (Buhârî, Müslim) haber vermektedir. Ayrıca, Ramazan ayında peygamberimizin manevi
yaşantısında fark edilecek derecede değişiklik meydana geldiğini, hadis kitaplarımızdan Buhârî ve
Müslim bize haber vermektedir. Yine bu ayda Cebrâil (as) ile buluşup karşılıklı Kur’an okuduklarını,
özellikle bugünlerde onun cömertliğinin zirveye ulaştığını (Buhârî, Müslim), Ramazan ayının son on günü
girdiğinde ise o geceleri ihya edip ev halkını uyandırdığını ve kendisini tamamen ibadete hasrettiğini,
dünyevi işlerini azalttığını (Buhârî, Müslim) bildirmektedir.
 
--Ramazan ayının idraki ile ibadetler hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir?
 
Hayat rehberimiz Kuran-ı Kerim, bu ayda inmiştir.
‘Ramazan ayı içerisinde insanlar için hidayet rehberi, doğruyu gösteren apaçık belgeleri içinde barındıran
ve hak ile batılı birbirinden ayıran kitap olarak Kur'an'ın indirilmiş olduğu aydır.
 
Ramazan ayında,
Tövbe ve istiğfar ederek günahlardan arınma, İslam Dininin seyyie/kötü olarak nitelediği günahları terk
etme, mâlâyânî işleri ve akabinde boş sözleri tamamen terk etme, gıybet, dedikodu gibi büyük günah ve
seyyielerden uzak durmalıyız. Menfi düşünce ve fiillerin yanında; muhtaç kişilere imkân kadar yardımcı
olma, güzel düşünce, insanlara karşı daima tebessüm etme gibi müspet düşünce ve fiiller içinde
olmalıyız. Unutmayalım! "İnsanlara tebessüm etmeyi sadaka" olarak ifade eden bir peygamberin
ümmetiyiz.
Maddi (infak ederek, hayır ve hasenat yaparak) ve manevi yönden sevap kazanmayı ve insanlara Allah
yolunda hizmet etmeyi fırsat bilmeliyiz. Ramazan ayında yapılan ibadetlerin, tutulan oruçların bize dini bir
şuur vereceğini anlamalıyız. Dinen doğru olanı uyguladığımızda da bize güzel bir bilinç vereceğini
düşünebilmeliyiz. Manevi havasıyla gönüllere huzur ve ferahlık veren, tuttuğumuz oruçlarla nimetlerin
değerini htiren, yardımlaşmanın ve kardeşliğin önemini daha fazla htiğimiz zamanlar olduğunun
idraki içinde olmalıyız.
 
--Kişinin sabır ve nefis eğitimi açısından Ramazan'ı nasıl geçirmesi gerekmektedir?
 
Ramazan ayı, orucun, namazın, zekâtın, hayır ve hasenatın, zikrin, itikâfın, dünyevi ve uhrevi her
güzelliğin kendisinde toplandığı arınma ayıdır.
Müslüman Ramazan ayını ibadet ve tâatla geçirmeli, Kur'an-ı Kerimi meal ve tefsirler yoluyla anlayarak
okumalı, böylece onun manevi ikliminden istifade etmelidir.
Mümkünse son 10 gününde itikâfa girmeli.
İtikâf Nedir?
İtikâf, cami ve mescitlerde Allah'ı zikretmek ve sadece ibadetle meşgul olmak için yapılan sünnet-i
müekkede bir ibadettir ancak sünneti kifâye hükmünde müekkettir. Dünya ile tüm ilgini kesip inzivaya
çekilmektir.
İtikâf, genellikle camilerde ve mescitlerde gerçekleştirilen bir ibadettir. Belli bir sürede camide kalan kişi,
tüm ihtiyaçlarını cami içerisinde giderir. Ancak belli başlı ihtiyaçlarını karşılamak için camiden dışarı
çıkabilir.
Peygamberimiz, Ramazan ayının son on gününü camide geçirirdi. Sahabesi ve eşleri tarafından da
yapılan itikaf ibadeti, sünnettir. Allah daha yakın olmak isteyen müminler itikafa çekilerek, zamanlarının
çoğunu ibadet, tövbe-i istiğfar eder ve zikir ile geçirirler.
İtikaf 10 gündür. itikafın 1 gün ya da günün küçük bölümü kadar da sürebilir.
 
--Bu mübarek ay bize neler kazandırır?
 
Kur’an-ı Kerim’in nazil olmaya başladığı, peygamber efendimize risaletin/peygamberliğin verildiği,
insanlığın kötü gidişinin tersine döndüğü; Müminlerin ibadet coşkusuyla gönüllerinin huzur bulduğu
Ramazan ayı, hayatlarımızda birçok müspet değişiklikler meydana getirir ve bize sayısız güzellikler
kazandırır.
Ramazan ayında tuttuğumuz oruç, yapacağımız ibadet ve taat ile bize kulluk şuurumuzu kazandırır.
Ramazan orucuyla, sahuruyla, iftarıyla, teravihi, itikâfı ve mukabelesiyle adeta mümin bir kulun ömrünün
nasıl olması gerektiğini hatırlatır.
Ramazan, bir mü'mine Kur’an bilinci kazandırır, Allah’a olan ibadet şuurumuzu daima canlı tutmayı
öğretir. Gün boyunca kalbimizin ve bedenimizin her zerresinde Allah'ın emrini yerine getirmenin verdiği
huzur ve mutluluğun tadına varırız.
İnanarak, sevabını sadece Allah'tan umarak, bu ibadeti yerine getirmenin verdiği duyguyu ve
günahlarımızın affedilmesinin ve oruç tutan müminleri bekleyen mükâfatın büyüklüğünün sevincini
kazandırır.
Oruç, bize irade eğitimi kazandırır ve sabırlı olmayı öğretir. Mümin bir kul, imsak vaktinden iftar vaktine
kadar, en temel ihtiyaçlarını yani yemesini, içmesini, cinsellik ihtiyacını Allah için ibadet kastıyla terk eder.
Kişinin bu arzularını terk etmesi ancak irade ile mümkündür. Bu iradenin yüce Allah'ın rızası için
gösteriliyor olması Allah'ın Rahmetini üzerimize çeker.
Peygamberimiz “Oruç sabrın yarısıdır” buyurur. Ramazan ayı, sabır ayıdır. Rabbimiz de sabredenlerin
mükâfatını hesapsız vereceğini bildirmektedir.
-Birincisi taatte sabır: Allah’ın emirlerini yerine getirme hususunda sabır.
-İkincisi, Allah'ın yasakladığı, kullarına haram kıldıklarından uzak kalmada sabır çünkü her haramda bir
lezzet vardır. Kişi haramdan uzak kalırken bu lezzetlerden de kendini alıkoymak için sabreder.
-Üçüncüsü, başa gelen bela ve musibetlere karşı sabırdır. İşte oruç, insana sabrın bu çeşidini de talim
ettirir ve öğretir.
- Oruç, Allah'ın verdiği nimetlerin farkında olmayı ve bu nimetlere karşı şükretmeyi öğretir.
- Oruç, bizi kötülüklerden alıkoyar. Peygamberimiz: “Oruç kalkandır.” buyuruyor.
- Oruç, ahlakımızı güzelleştirir. Gözümüze, kulağımıza, dilimize, elimize, ayağımıza ve düşüncemize oruç
tutturabiliyorsak, kendimizi her türlü kötülükten alıkoymuş ve ahlakımızı çirkinleştiren davranışlardan
kendimizi muhafaza etmiş oluruz.
- Oruç, sağlığımızı korumaya vesile olur. Peygamberimiz: “Oruç tutunuz, sıhhat bulunuz.” buyurur. Yıl
boyunca sürekli çalışan sindirim sistemimiz, bir aylık bir dinlenme süresi ile yenilenir. Oruç maddi ve
manevi anlamda, oruç tutan kişiyi sıhhate kavuşturur.
- Oruç, yoksulların, aç ve açıkta olanların durumlarını hatırlatır. Müslümanlar arasındaki kardeşliği
pekiştiren yardımlaşma, dayanışma ve paylaşma duygularını artırır.
- İmsak ve iftar arasındaki vakit bize zaman bilinci kazandırır, küçük bir anın bile önemini hatırlatır.
Rabbimiz oruç ibadeti için: “Sayılı günlerde farz kılındı.” buyuruyor. Hayatta yaşadığımız her şeyin bir
başı ve bir de sonu vardır, tıpkı ömür gibi. İşte, oruç bize imsak ile iftar arasındaki geçici olan vaktin,
Allah'a itaat ve ibadet ile geçirilmesi gerektiği şuurunu kazandırır.
 
--Ramazan ayı diğer insanlarla ilişkimizi nasıl etkiler?
 
Sosyolojik anlamda dinî hayatın amelî bir unsuru olan Ramazan ayı, gündelik hayattan başlayarak
ailelerde, işyerlerindeki sosyal ilişkilerde, cami ve mescitlerindeki meydana gelen dostluklarda, Müslim ve
gayrimüslim komşularıyla olan münasebetlerinde, birçok müspet yöndeki etkileşimi de beraberinde
getirir.
 
Oruç ibadeti etrafında oluşan manevi hâleyi, kültürel belleği ve bu kültürel anlam dünyasının zaman,
mekân ve sosyal ortamlarında hangi tür kabul, anlayış, sembol ve uygulamalarla gerçekleştiğini nitelik
olarak ortaya koymayı amaçlamış toplumsal bir değer olarak dinîn pratik uygulamaları olan ibadetlerin
öğrenilip yaşanması her şeyden önce Müslümanların sosyalleşmelerinin önemeli bir parçasıdır.
İslam Dîni insanlar için istikrar kaynağıdır. İslam Dini, toplum hayatında birçok boyutuyla varlığını
sürdürmektedir. Bunlardan biri de Ramazan ayının gelmesiyle Müslümanların duygu dünyalarında oluşan
hilm/yumuşaklıktır. İslam, insanın düşünce, duygu, irade, vicdan ve davranış gibi bütün yetenek ve
eğilimlerine hitap eder. Bu açıdan İslam insana, hayatın anlamı, var oluş gayesi, hayatın bütünlüğü,
güvenlik, kişisel yetersizlik ve sıkıntıları hafifletme, sosyal mahrumiyetten kurtuluş, ahlaki değerlerin
yeniden kazanılmasının sağlanması; ölüm korkusundan sıyrılma, kendinden daha yüce saydığı bir
makamın yardımına sığınma, dünyada gerçekleştiremediği istek ve arzularını ahirette tatmin edebilme
konularında sosyo-psikolojik anlamda bir huzur ve varlık dengesi sağlar.
Ramazan’da tutulan oruçlar ve yapılan diğer ibadetlerin insan üzerinde daha fazla sosyalleştirici ve
bütünleştirici özellikleri vardır. Bu sebepten olsa gerek; Kur'an-ı Kerim Müslümanlara farz kılınan bir
ibadet olarak orucun geçmiş milletlere de farz kılındığını bildirmektedir (Bakara, 2/183). O zaman ilahi
dinlerin ortak ibadetlerinden birisi olması nedeniyle orucun fert ve toplum üzerindeki etkisinin ve
öneminin daha bir anlamlı olduğunu düşünmek durumundayız. Müslümanlar için kutlu olan Ramazan
ayının dünyanın her tarafında farklı kültürel ve geleneksel öğelerle (coşkulu, yoğun bir yaşantı biçimine
dönüşmesi yanında Müslümanlığı öne çıkaran duygu ve davranışlarla) yaşatıldığını görmekteyiz.
Müslümanların yakın duygular ve benzer uygulamalarla Ramazan ayında ortaya koydukları etkinliklerin
görülmesi, kaynaşma duygusunu besleyen uygulamaların yakinen müşahede edilmesi, Müslüman
toplulukların ortak bir payda olan oruç merkezli bir ibadet kültürünün sosyo-psikolojik yönlerinin
ülkemizdeki görünümünü anlamaya yardımcı olacaktır.
Ramazan ayı gelmeden önce maddi ve manevi olarak ona hazırlanılır.
Aile, cami ve cemaat/dernek gibi her bir kurumun veya ferdi olarak kişilerin, sosyal sorumluluk anlayışı
kapsamında ve Ramazan ayına psikolojik hazırlanma noktasında kişi sağlığı ve toplum yaşantısına zarar
verebilecek içki, sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmaları, bu tür davranışlar içinde bulunan
kişilerin bunları pişmanlık veya tövbe boyutuna taşımaları, hanımların evlerde genel temizlik yapmaları,
kişilerin ve cemaatlerin gönüllülük esasıyla cami temizleme uygulamasına katılmaları, bu ay süresince
cami merkezli ama dışarıya da açılımı olacak şekilde sosyal ve kültürel programlar planlamaları,
mukabele ve dinî sohbetlere katılmaları, bir dizi nezaket ziyaretleri tertip etmeleri, sosyal yardımlaşma ve
kaynaşma temin edecek düzeyde hayır ve yardımlaşma etkinlikleri organize etmeleri gibi faaliyetleri bu
hazırlığı örnekleme açısından sıralayabiliriz.
İbadet kavramını, insan şuurunda ve davranışlarında Allah bilincini daima aktif kılan her tür söz, davranış
ve duruş şeklinde ifade edilebiliriz. Başka bir ifadeyle kişinin duygu dünyasındaki derinliklerindeki dinî
duyuş ve düşüncelerin gözlemlenebilir şekilde davranışlara dönüşmesi olarak da tanımlayabiliriz.
İbadetler, insan-yaratıcı, insan-diğer canlılar, insan-tabiat, insan-insan ve insan-nefis ilişkisini sürekli ve
canlı tutan en önemli araçlardır. İbadetlerin bu yönü kulluğun en önemli boyutunu temsil eder. Oruç
ibadeti bunun tipik bir örneğidir.
İman, kapalı bir kap içerisinde duran sıvı bir madde gibi olmayıp mutlaka dışa yansır ve insan fiillerine
yön verirler. Bu anlamda ibadetler dinî hayatı besleyen güç kaynakları gibidir. Buna bağlı olarak orucun
farz olduğuna inanan insanın, bu inancı mutlaka oruç tutmak şeklinde nesnelleştirerek hayata
yansımasını sağlar. Konuya böyle yaklaşılınca sosyolojik olarak ibadetler; “dinî tecrübenin ameli olarak
günlük hayata yansıyan boyutu veya anlatımıdır” şeklinde nitelendirilebilir.
Kişi oruç tutarak ve yaptığı diğer ibadetleri vasıta kılarak Allah-ü Taâlâ ile manevi irtibata geçebilmekte,
ona yaklaşma yollarına sahip olabilmekte, saygı ve sevgisini gösterebilmektedir. Böylelikle ona karşı
vazifelerini ve ondan gelen emirlerin gereğini yerine getirebilmektedir.
İbadetler, bir taraftan toplumdaki sosyal yapıyı tasarımlamak isterken diğer taraftan da kişileri kendi
normları doğrultusunda eğitime tabi tutar. İbadetler vasıtasıyla toplum, birey olarak kişilere, gerek yalnız
başına ve gerekse toplum içinde nasıl yaşayacaklarını ve ne yapacaklarını gösterip onların dinî
sosyalleşmelerini sağlamak suretiyle kendi değer, algı, anlayış ve pratiklerini de kazandırmış olur. Oruç
bunların en tipik örneğidir. İbadetler öncelikli olarak bireye hitap eder ancak mutlaka topluma bakan
yönleri de vardır. Bu yönüyle enfûsî/öznel olan ameller topluma yansımasıyla nesnelleşir. Oruç ibadetinin
 
öznellikten nesnelleşmesine örnek olarak toplu davetler, bu ayda fazla sevap alınacağı umularak, fazla
hayır yapmak suretiyle güçsüzlere (Mesâkin/miskîn), kimsesizlere, akrabalara ve fakirlere el uzatmak,
iftar zevkini toplu ibadet etmenin zevki içinde idrak etmek, oruç tutan insanların aynı duygu ve hislerle
ortak faaliyete geçmeleri ifade edilebilir.
İslam, mü’minlerinden ibadetlerini ve güzel fiillerini yerine getirmesini bekler. Maksadı belirlenmiş bu
eylemler bireysel ve toplumsal olarak ayrılabilmektedir. Çeşitli dualar, oruç ibadeti ve benzeri ibadetler bu
boyutların içinde ele alınır. Ramazan ayında yerine getirilen oruç da bu amellerin/ ibadetlerin toplumsal
boyutuyla ilgili olarak ifade edilebilir.
 
--Ramazan ayı, Kur-an ayı olmasından dolayı neler yapmalıyız?
 
Ramazan ayında yapılması övülen ameller:
1. Samimiyetle yapılan tövbe.
Samimiyetle yapılan tövbenin her zaman yapılması gerekir. Fakat mübarek bir ay olan Ramazan ayına
gireceği için ya da bu aya eriştiği için kendisi ile Rabbi arasındaki günahlar ve kendisi ile insanlar
arasındaki haklardan dolayı Rabbine tövbe etmekte acele davranması, kul için daha uygun bir
davranıştır. Böylelikle mübarek Ramazan ayı girdiğinde gönlü temiz ve kalbi huzurla dolu olsun ki, bu
ayda sâlih amel ve ibâdetlerle meşgul olabilsin.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
 
"Ey mü'minler! Hep birlikte tövbe edin ki kurtuluşa eresiniz!"
 
Peygamberimiz de şöyle buyurmuştur:
"Ey insanlar! Allah'a tövbe edin. Çünkü ben, günde yüz defa O'na tövbe ediyorum."
 
2. Duâ.
Allah'a, itaatte kendisine yardım etmesi ve amellerini kabul etmesi için duâ etmelidir.
 
3. Huzur ve mutluluk duymak.
Bu mübarek ve muhteşem ayın gelişine sevinmek ve bundan mutluluk duymak.
Ramazan ayına kavuşmak, Müslüman için büyük nimetlerindendir. Çünkü Ramazan, cennet kapılarının
açıldığı ve cehennem kapılarının kapandığı, hayır ve iyilik mevsimlerindendir. Ramazan, Kur'an ayıdır ve
dînimizde hak ile bâtılın birbirinden ayırt edildiği gazveler bu ayda meydana gelmiştir.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
“De ki: Allâh'ın lütf-u keremi ve rahmeti ile ferahlanınız. Bu, onların toplayıp yığmakta olduklarından daha
hayırlıdır”.
4. Farz orucu tutarak kalben ve ruhen mutmain olmak ve kendini borçtan kurtarmak.
5. Oruç ile ilgili hükümlere vâkıf olabilmek ve Ramazan orucunun fazîletini bilmek için ilim öğrenmek.
6. Ramazan ayında Müslümanı meşgul edebilecek amelleri bir an önce bitirmeye çalışmak.
7. Ev halkıyla oturup onlara orucun hükümlerini bildirmek ve küçük çocukları oruç tutmaya teşvik etmek.
 
8. Evde okunabilecek bazı kitaplar hazırlamak
9. Kur'an okumak.
Buna ilaveten günün/ayın önemine binaen farklı kitaplar da okumak lazım gelir.
8 Ramazan'da sahur ve iftar önemli bir yere sahiptir. Sahur ve iftar bize ne gibi mesajlar verir?
 
-- Ramazan'da sahur ve iftar önemli bir yere sahiptir. Sahur ve iftar bize ne gibi mesajlar verir?
 
İftar:
Türkçe sözlüklerde iftar, “orucu açma” anlamında tanımlanır.
İslâm’ın beş esasından biri olan orucun bir parçasını oluşturan iftar, Müslüman sosyolojisinde oruca denk
bir ilgi ve öneme sahiptir.
Fıkıh kitaplarımızda iftar kelimesi, “oruçlu kimsenin vakti gelince usulüne uygun biçimde orucunu açması”
olarak tanımlanmıştır.
Bu konunun bir kısmı peygamberimizin sünnetinden, bir kısmı da Müslüman toplulukların kültürel birikim
ve farklılığından kaynaklanan müstehap ve mendup niteliğinde çeşitli âdâb ve geleneklerden oluşmuştur.
İftarın vakti fıkıh kitaplarımızda çok net ifadelendirilmiştir. Ancak İmsak zamanlamasında farklı bazı
içtihatlar mevcuttur. Bununla beraber Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığının belirlediği vakitler doğruya en
yakın hazırlanmış vakitlerdir. Kısaca ifade etmek gerekirse İmsak vaktinin başlangıcı (sahur) konusunda
fakihler arasında mevcut olan görüş farklılıklarına iftar vakti hususunda rastlanmaz.
Bu nedenle fıkıhta, oruçlunun güneşin battığından iyice emin olduktan sonra orucunu açması gerekir. Bu
konuda söylenmesi gereken başka bir husus da vakti girdikten sonra oruçlunun iftarı geciktirmemesi ve
iftarda acele etmesidir. Hadisi şeriflerde bu konuya önemle vurgu yapılır (Buhârî, Müslim, Tirmizî, Ebû
Dâvûd).
Orucu hurma, tatlı bir şey ya da su ile açılması tavsiye edilmiştir. Peygamberimiz, bunu bizzat
uygulayarak akşam namazını kılmadan önce birkaç hurma ile orucunu açmıştır (Ebû Dâvûd, Tirmizî, İbn
Mâce).
 
Oruç açılırken dua edilmesi sünnettir. Peygamberimiz, oruçlunun iftar anında yapacağı duanın geri
çevrilmeyeceği müjdesini verir (İbn Mâce). İftar duası, oruç tutan kişinin ibadet şuurunu güçlendirir. Allah
katında özel bir konuma sahip bu ibadeti yerine getirmenin şükrünü eda etmek bir anlam taşıdığı gibi iftar
sofrasında bulunanlar bakımından dinî eğitimin de bir parçasını oluşturur. İftar sofrasında herkesin
dilediği şekilde dua etmesi ve şükrünü dile getirmesi mümkün oluğu gibi peygamberimizin iftarla ilgili dua
örneklerinden birini yapması da mümkündür. Mesela: “Allahlım! Senin rızân için oruç tuttum, senin
verdiğin rızıkla orucumu açtım” (Ebû Dâvûd) ya da “Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttuk, senin verdiğin
rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin”
 
Az ya da çok maddî imkâna sahip olanlar hassaten fakir kimselere iftar yemeği ikram etmesi güzel bir
davranış olacaktır. Peygamberimiz bu konuda, “Oruçluya iftar yemeği veren kimse, oruçlunun sevabında
bir eksilme olmadan onun alacağı kadar sevap alır” (Tirmizî, İbn Mâce) buyurmuştur. Yapılan iftar ve
yemek dualarında da Müslümanları, orucunu açacak kimseleri sofrasında bulundurmaya teşvik etmiştir
(Ebû Dâvûd, Müsned).
Peygamberimizin bu teşviki, iftar davetlerinin sadece zenginler arasında bir israf, gösteriş ve şatafat
yarışı haline gelmesini de önlemek için bir uyarı mahiyeti taşımaktadır.
Öte yandan ihtiyaç sahiplerine kadar uzanan iftar daveti, İslâm dininin güçlendirmeye çalıştığı kardeşlik
ve sosyal dayanışma ilkesinin bir gereği olduğu gibi oruç ibadetinin kazandırdığı kalp inceliğinin ve
 
diğerkâmlığın da tabii bir tezahürüdür. Oruç ve iftarların fert ve aile hayatında taşıdığı öneme paralel
olarak İslâm toplumlarında öteden beri birçok Ramazan âdeti ortaya çıkmış ve bir dizi iftar geleneği
oluşmuştur.
 
Sahûr:
Türkçe sözlüklerdeki açıklayıcı ifade ile söylersek: Ramazanda ve diğer zamanlarda oruç tutanların gün
doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemek. Bu yemeğin yendiği vakit ifade edilmektedir.
Sabah olmadan önceki vakit, gecenin son üçte biri anlamındaki seher kelimesiyle aynı kökten gelir. Dînî
bir terim olarak oruç tutmaya hazırlık olmak üzere fecrin doğmasından önce yenen yemeği ifade eder.
Sahur kelimesi birçok hadiste geçmektedir. Bakara sûresinin 187. âyetinin bir bölümünde, “Fecirden
siyah ip beyaz ipten sizin için ayırt edilir hale gelinceye kadar yiyin ve için” (Bakara/187) meâlindeki
kısmında sahura kalkmanın teşvik edildiği görülmektedir.
Peygamberimizin, “Sahura kalkın, çünkü sahurda bereket vardır” (Buhârî, Nesâî, Tirmizî) hadis-i şerifleri
ve uygulamalarıyla sahura kalkmanın değer ve önemi açıkça görülmektedir. Yine bazı hadislerde
sahurun tamamen terk edilmeyip bir yudum su ile bile olsa yerine getirilmesi tavsiye edilmiş, sahura
kalkanların Allah’ın rahmetine ve meleklerin duasına mazhar olacağı belirtilmiştir (Müsned). Sahur
yemeği “mübarek gıda” olarak nitelenmiştir (Ebû Dâvûd, Nesâî). Âlimlerimiz bu hadis-i şeriflerden sahura
kalkmanın hükmünün sünnet olduğu sonucuna varmışlardır. Sahur için kalkan müminin asıl hedefi
peygamberimizin sünnetini yerine getirerek bu vaktin feyiz ve bereketinden azami ölçüde istifade etmeye
ve neticede Allah’ın hoşnutluğunu kazanmaya çalışmak olmalıdır.,
 
İftar vaktinde olduğu gibi sahur vakti için de DİB takvimindeki imsak vakti sahurun bittiği vakittir. DİB bu
konuda defalarca çalışma yapmış ‘Uluslararası Namaz Vakitleri Kongre ve sempozyumları’ düzenlemiş,
konunun uzmanlarının görüş ve bilgilerine başvurmuş bir kurumdur. Büyük çalışmalara önayak olmuş bir
kurumun emekleri ve vakit konusunda uzman olan ilim insanlarının görüşü; ilmi esas alan Müslümanların
kabul edeceği ve uygulayacağı bir husustur.
Bu konudaki delilleri değerlendiren fakihler sahuru son vaktine bırakmanın müstehap olduğu sonucuna
varmışlardır. Ancak bu hüküm imsak vaktinin girmesiyle sınırlıdır; vaktin girip girmediğinde tereddüt
ediliyorsa yiyip içmek mekruh olur.
Oruç tutmama kastı yoksa sahur yemeği oruca niyet yerine geçer.
Şâfiî mezhebinde ise sahura kalkmak niyet yerine geçmez, ayrıca kişi o günün orucunu tutmaya ayrıca
niyet etmesi gerekir.
 
-- Malum bilindiği üzere Ramazan ayında sadaka, fitre ve zekât verilir. Tabii Millet olarak bu yıl
hepimizin önceliği afet belgelerindeki depremzede kardeşlerimiz. Ancak, deprem bölgesi dışında
yaşayan birçok yoksul ailelerimizde var. Ve onlarında yılda birde olsa bu tür yardımlara ihtiyaçları
var. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?
 
Zekât:
İslam’ın şartlarından biridir.
 
Zekât, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktar para ve mala sahip olan kişilerin Allah rızası için Kur'an-
ı Kerimde belirtilmiş kimselere verilmesi gereken sadakanın adıdır.
 
Zekât Vermenin Ve Zekâtın Farz Olmasının Şartları:
 
Malların nisaba ulaşması yanında nâmî/artan olması, sahip olunduğu andan itibaren üzerinden bir yılın
geçmiş olması, bir yıllık borcundan ve aslî ihtiyaçlardan fazla olmasıdır. (Nisap: zekât, sadaka-i fıtır ve
kurban gibi ibadetler için konulan bir zenginlik ölçüsüdür)
 
Kimler Zekât Verir?
Nisap, zekâtla yükümlü olmak için esas alınan zenginlik ölçüsüdür. Bu ölçü, altında 20 miskal (80.18 gr,
bu miktarın karşılığında para ve gümüşün olması), devede 5, sığırda 30, koyun ve keçide 40 adettir.
Diğer mali kazançlar ayrıca hesap edilir.
 
Zekât Kimlere Verilir?
Zekâtın kimlere verileceği Kur’an-ı Kerim’de ayrıntılı şekilde açıklanmış, “Sadakalar (Zekâtlar), Allah'tan
bir farz olarak yalnızca fakirler, düşkünler, (zekât) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler,
borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir
(Tevbe/60). Nisabı da hadislerde belirtilmiştir (Buhârî). Buna göre temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı
mala sahip olan kişi diğer şartlar da yerine gelmişse bu malların zekâtını vermesi gerekir.
Zekâtı yaygınlaştırarak sosyal barış sağlanabilir, toplumlar arasında kardeşlik köprüleri kurulabilir.
Zekât, Müslüman toplumlarda sosyal hayatın vazgeçilmez bir unsuru ve yardımlaşma ve dayanışma
duygularımızın temel dinamiklerindendir. Zekât, Halkı Müslüman ülkelerde ve diğer bölgelerde fakir,
muhtaç, miskin, mazlum ve mağdur insanlarımıza takdim edilen değerli bir toplumsal dayanışmadır.
Zekât sadece Ramazan ayında değil nisap miktarı malın üzerinden bir yılın dolmasıyla verileceğinden yıl
boyunca verilebilen mali bir ibadettir.
Zekât, farkındalığın htirilmesinde ve kültürümüzün yaygınlaştırılmasında önemli katkılar sağlar.
 
-- Hocam, son olarak konumuzla ilgili neler söylemek istersiniz?
 
Son olarak şunları söylemek isterim
 
Asıl Mesele, Ramazan'da Orucu Niçin Tutmalıyız?
Ramazan ayının, bereketi, bu ayda tuttuğumuz orucun iftarı ve sahuru ayrı bir güzelliktir. Çarşı pazara
getirdiği hareket sebebiyle esnafın kazancı, sevinci başka bir güzelliktir. Orucun bedenimize faydası,
topluma kazandırdığı hususların bulunması ile beraber, Müslüman kişi, orucu bunlar için değil sadece
Allah emrettiği için tutmalıdır. Mü’min, herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah'ın emri olduğu
için ve onun rızasını kazanmak maksadıyla oruç tutmalıdır.
Hz. Ali (ra) diyor ki: Karşılığında bir menfaat umarak yapılan ibadet, tacirin, korku sebebiyle yapılan
ibadet kölenin, Allah'ın nimetlerine şükretmek maksadıyla yapılan ibadet, hür olan kimsenin ibadetidir.
(Ali el-Kârî, Mirkâtü'l-Mefâtih)
Makbul olan ibadet, Hz. Ali'nin de belirttiği gibi Allah'ın nimetlerine karşı şükran borcunu yerine getirerek
onun rızasını kazanmak maksadıyla yapılan ibadettir.
Allah ancak böyle samimi bir düşünce ile yapılan ibadetleri kabul eder.
 
11 ayın sultanı Ramazan ayı hayır ve bereketi ile gelmiştir. Ramazan ayında tuttuğumuz oruç ve
yaptığımız ibadetler tüm beden ve ruhumuzu terbiye ve tezkiye eder. Oruç irademizi güçlü kılar, sabır ve
şükretme duygusunu artırır. Orucun maddi faydasının
 
“Oruç, cehennem ateşinden koruyan bir kalkandır”, “Oruç tutan kimsenin iki mutluluğu vardır; iftar vakti
ve Kıyamet günüdür”, “Kim Ramazan ayını oruçlu geçirir, haramlardan ve iftiradan sakınırsa, Allah ondan
razı olur ve cenneti ona farz kılar", “Oruçlunun uykusu ibadettir”.
 
Bu konuları yazma fırsatı verdiğiniz için size teşekkür ederim.
 
Etiketler: RAMAZAN, AYINI, LAYIKIYLA, NASIL, YAŞARIZ?,
Yorumlar
Diğer Yazılar
YASA DIŞI SANAL BAHİS TUZAĞI
SEN NE YAPTIN PAŞAM?
SİYONİSTLERİN KANLI KİTABI “TALMUD”
YAŞLILARIMIZ AİLE BAĞLARIMIZIN EN DEĞERLİ VARLIKLARIDIR
NARİN DE ÖLDÜ SIRADA KİM VAR
UNUNU ELEYİP DUVARA ASMIŞSIN ARTIK ÇEKİL KÖŞENE
AĞAÇLAR KATİLLERİNİ TANIYOR
ALTI-ÜSTÜ BİR MENEMENİN BİR AİLEYE MALİYETİ NE OLUR?
YAŞLILARIMIZ KIRMIZI ÇİZGİMDİR
GELECEKTE HUZURUMUZU BOZARLAR DEMİŞTİK
SIKILAN KEMER BİR GENCİN BOĞAZINI SIKTI
YATAĞA BAĞLI HASTASI OLAN NE YAPSIN?
YAMALI GİYİNEN DEDELERİN MARKA TAKINTISI OLAN TORUNLARI
HER YER KOLPA MÜSLÜMAN DOLU
RAMAZAN AYI GÖSTERİŞ AYI
TUTKUNUN RENGİ KIRMIZI
SEÇİM ÇALIŞMASI YAPAN ADAYLARA TAVSİYELER
DİLBERİ PAVYONDA ÇALIŞTIRIP EVSİZ BIRAKAN DÜZEN EMEKLİYE NE YAPTIRMAZ
DURUŞUMUZ NET DEĞİL
GÖRDÜK YİNE HANYA'YI,KONYA'YI
The Economist'in 2024 Kehanetleri
KANDIRILMAK İSTERSEN KANDIRILIRSIN
FENOMENLİK DEĞİL ADETA SOYTARILIK
ALLAH'IM BİZİ VATANIMIZDAN AYIRMASIN
KONU ARAPLAR DEĞİL KONU VİCDAN VE İNSANLIK
BATI TEK YÜREK OLDU VE GAZZE'Yİ HEDEF ALDI.
KÜRESELCİLERİN CİNSİYETSİZ TOPLUM PROJESİ
SABREDEN FAKİR EMEKLİ, ZENGİN'DEN 500 YIL ÖNCE CENNETE GİRECEKMİŞ
PARAN YOKSA KAYIT DA YOK
BU OLAY KOLAY KAPANACAK GİBİ GÖRÜNMÜYOR
YÜZYILLARDIR SÜRE GELEN AŞURE GÜNÜ VE GELENEĞİ
BAŞIBOŞ KÖPEKLER NEDEN DURDURULAMIYOR?
SİGARA TİRYAKİLERİ BURADAMI
SEÇİM BİTTİ HADİ ARTIK EVLİ EVİNE KÖYLÜ KÖYÜNE
SEÇİMDEN SONRA YİNE YÜZYÜZE BAKACAĞIZ
RAKİBİNDEN KORKAN AKREP KENDİNİ SOKARAK İNTİHAR EDER
SEÇİLECEK MİLLETVEKİLLERİNDEN HALKIN BEKLENTİSİ
DAR BOĞAZDA OLANLARIN YOLU TEFECİLERİN SOKAĞINA DÜŞÜYOR
BU SENE İFTAR PAKETLERİ AFET BÖLGESİNE GİTSİN
HAYAT IKI NEFES ARASINDA
JAPONLARDA SUÇLUYSAN HARİKİRİ BİZDE İSE HALA KAKARA KİKİRİ
NE OLURSA OLSUN DERS ALINMIYOR
ZAMAN KARDEŞLİK KÖPRÜSÜ KURMA ZAMANI
ÖLDÜRDÜĞÜNÜZ MASUMLARIN KANLARINDA BOĞULUN
ÜLKEMİZDE DÜNDEN BUGÜNE YAŞANMIŞ MADEN FACİALARI
DÜNYA KIZ ÇOCUKLARI GÜNÜ
SAÇIMIZI KESMEK BİLE YOLUMUZDAKİ ÇAKILLARI TEMİZLEMEYE YETMEZ
BU ARALAR DELİRESİM VAR
TROLLER PARTİLERİNE ZARAR VERİYOR
SİLAH GÜÇSÜZÜN NAMUSUDUR
SİYASET AKLA ZARAR BİR EYLEM
ALEVİLER NEDEN VE KİMLER TARAFINDAN SEVİLMEZ?
EVLENECEK OLAN GENÇLER SINAVA TABİ TUTULSUN
TOK AÇIN HALİNDEN HİÇ ANLAMAYACAK
FİYATLAR EL YAKIYOR, VATANDAŞ GEÇİNEMİYORUM DİYOR
ÇOK GARİP KİMSE ALLAH'TAN KORKMUYOR
BESLE KARGAYI OYSUN GÖZÜNÜ
NAZIM HİKMET'İN CEZAEVİ GÜNLERİ
KOCAMAN AİLE KAVRAMI YOK OLDU
TELEFONU KAPATSAN BİLE FATURADAN KURTULAMIYORSUN
AKDAMAR ADASININ DİĞER BİR ADININ TECAVÜZ ADASI OLDUĞUNU BİLİYOR MUYDUNUZ?
KALPTEN EDİLEN ŞÜKÜR SİZE HUZUR VERİR
NEREDE O ESKİ RAMAZANLAR DEMEMEK İÇİN
ESKİLER TASARRUF YAPMANIN YOLLARINI İYİ BİLİRDİ, PEKİ YA BİZ?
ALLAH, BU MİLLETE BİR DAHA İSTİKLAL MARŞI YAZDIRMASIN
TRAFİĞE ÇIKMAK, AZRAİL'LE MASAYA OTURMAKLA EŞ DEĞERDE
TIP TARİHİNDEKİ EN KORKUNÇ İHMAL: THALİDOMİDE FACİASI
SEVDİĞİM ADAM EVLİ
HER HAYIRDA BİR ŞER, HER ŞERDE BİR HAYIR VARDIR
UĞUR MUMCU'YU SAYGIYLA ANIYORUZ
MUHYİDDİN İBNÜ-L ARABİ'NİN 2022 KEHANETLERİ
ALLAH'A GÜVEN DUYGUSUNUN ZİRVESİ: TEVEKKÜL
KAPANMAYAN YARA, MARAŞ KATLİAMI
RAHİBE TERASA, AZİZE Mİ, ŞEYTAN MI?
600 ERKEĞİ ZEHRİ İLE ÖLDÜREN KADIN,
CEP YAKAN DOĞALGAZ FATURALARI NASIL DÜŞER?
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'Ü RAHMET VE MİNNETLE ANIYORUM
CUMHURİYET KURULURKEN HEDEF NEYDİ?
MEKTEP CEHALETİ ALIR MERKEPLİK BAKİ KALIR
OKULLARDA KAYNAK KİTAP DAYATMASI VELİLERİ ZORLUYOR
KANLI BİR CUMARTESİ: GAR KATLİAMI
1 EKİM DÜNYA YAŞLILAR GÜNÜ
ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİ ARASINDAKİ DUVAR SINIF ANNELERİ
İNSANLAR HAKKINDA HÜKÜM VERMEDE USTAYIZ
12 EYLÜL DARBESİ
DÜNYADA SİYASET AHLAKI
30 AĞUSTOS ZAFER DESTANI'NIN YAZILDIĞI GÜNDÜR
DÜNYADA MEKâN AHİRETTE ALLAH AFFEDER
HELP TURKEY ETİKETİNİN PERDE ARKASI
OCAĞIMIZA ÇAM AĞACI DİKTİLER
AFİFE JALE'NİN YÜREK BURKAN HAZİN SONU
1993 DEMEK ÖLÜM DEMEKTİ
MADIMAK KATLİAMI 28 YAŞINDA
KARINIZIN İÇİNDEKİ KÜÇÜK KIZI SEVİN
BİZ ARTIK İFLAH OLMAYIZ
MAZİYE GÖMÜLEN İNCELİKLER
MENDERES İKTİDARININ SONA ERİŞİNİN 61'İNCİ YIL DÖNÜMÜ
19 MAYIS VE DEĞİŞEN GENÇLİK
FİLİSTİN'İN 73 YILDIR SÜREN DRAMI: NEKBE
49 YILDIR UNUTULMAYAN ÜÇ FİDAN
KANA BULANAN BİR MAYISLAR
SARHOŞLARIN PİRİ BEKRİ MUSTAFA NASIL EVLİYA OLDU?
OSMANLI'DA RAMAZAN KÜLTÜRÜ
KANSERİ ÖLDÜRMEYE NE DERSİNİZ?
VEFATININ 24. YILINDA BAŞBUĞ ALPARSLAN TÜRKEŞ
HELALLİK ALMADAN ÖLMEYİN
AMAÇ KIZLARI KORUMAK MI? HAYATLARINI KARARTMAK MI?
BİR LİKE UĞRUNA YA RAB NE GENÇLER REZİL OLUYOR
100 YIL ÖNCE DOĞMUŞ OLSAYDIK
LANETLE ANILAN GÜN (28 ŞUBAT)
Z KUŞAĞI UZAYDAN MI GELDİ?
14 ŞUBAT KRİZİ
İÇİYORSAK SEBEBİ VAR
SUİKAST KURBANI GAZETECİLER
BİTMEYEN KAVGA TÜRBAN
ADAM GİBİ ADAM OLMAK
TÜRKİYE'DE AŞININ TARİHÇESİ
DİYANET AÇIKLADI: MİLLİ PİYANGO BİLETİ ALMAK HARAMDIR
ŞEB-İ ARUS
HAYAT BİR SINAV
SABRIMIZ YORULDU
DUYGUSAL OLARAK IHMAL EDİLMIŞ ADAMLAR
ÖLÜM HAK MİRAS BAŞA BELA
BİZ BÖYLE GÜZELİZ KUTUPLAŞMADAN, AYRIŞMADAN
SON 100 YILDA TÜRKİYE'DE MEYDANA GELEN DEPREMLER
BU VATAN KOLAY KAZANILMADI, BU CUMHURIYET KOLAY KURULMADI
DOSTLAR SENİ UNUTMADI: 126 DOĞUM GÜNÜNDE AŞIK VEYSEL'E SAYGIYLA
GÖNLÜNÜZÜ KAPTIRIRKEN, PARANIZI KAPTIRMAYIN
BU ACI UNUTULMAZ: 10 EKİM ANKARA KATLİAMI
KIZLAR KUŞ GİBİDİR ÇOK SIKARSAN ÖLÜR, SERBEST BIRAKIRSAN KAÇAR
DELİKANLILIĞIN RACONU
160 YIL YAŞAYAN ZARO AĞA
40 YILDIR İZİ SİLİNMEYEN DARBE: 12 EYLÜL 1980
YÜZYILLARDIR SÜRE GELEN AŞURE GÜNÜ VE GELENEĞİ
TÜRKİYE'NİN EN TEHLİKELİ SERİ KATİLLERİ
TEHLİKE SAÇAN BİR İNTERNET OYUNU DAHA: MAVİ BEBEK
MEMLEKETTE CİDDİ BOYUTTA EŞ,DOST KAYIRMACILIĞI VAR
İNSANLIĞIN TİKTOK'LA İMTİHANI
İNTERNETTE ÇOCUK SATIŞI
TÜRKİYE'NİN EN KARA YILI: 1993
SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ
KAZIĞA OTURTAN GERÇEK DRAKULA
AYASOFYA'NIN TARİHİ
ZAMAN ZAMAN
FATMAGÜL'LERİN SUÇU YOK
DİLERİM KİMSE BABALAR GÜNÜ MEZAR TAŞINA SARILMASIN
OSMANLI'NIN ÖLÜM MELEKLERİ: CELLATLAR
NAMUS-TÖRE ADINA KATLEDİLEN KADINLAR
İĞRENÇ BİR BABA DAHA
ALLAH'A GÜVEN DUYGUSUNUN ZİRVESİ: TEVEKKÜL
Ulusal Gazeteler 1
Bizim Gazete
Alıntı Yazarlar
Anketler
TÜRKİYE'Yİ YÖNETECEK CUMHURBAŞKANI KİM OLMALI
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
35
35
0
2
11
13
2
Fenerbahçe
32
36
1
2
10
13
3
Samsunspor
29
29
3
2
9
14
4
Eyüpspor
23
21
3
5
6
14
5
Beşiktaş
22
22
3
4
6
13
6
Göztepe
21
24
4
3
6
13
7
Başakşehir
19
21
4
4
5
13
8
Rizespor
19
15
6
1
6
13
9
Sivasspor
18
18
6
3
5
14
10
Konyaspor
18
16
6
3
5
14
11
Antalyaspor
17
17
6
2
5
13
12
Gaziantep FK
15
19
6
3
4
13
13
Trabzonspor
15
18
4
6
3
13
14
Kasımpasa
15
16
4
6
3
13
15
Alanyaspor
14
12
5
5
3
13
16
Kayserispor
12
13
5
6
2
13
17
Bodrumspor
11
10
9
2
3
14
18
Hatayspor
8
12
7
5
1
13
19
A.Demirspor
2
9
11
2
0
13
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Modül 2
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.
Modül 3
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.
Haber Yazılımı