Yazı Detayı
26 Temmuz 2020 - Pazar 21:43 Bu yazı 1038 kez okundu
 
PKK'NIN KANLI TARİHİ
GAZETECİ YAZAR ABDURRAHMAN AYDIN
oz.turkhayathaber@gmail.com
 
 

Türkiye, son 40 yılın en önemli terör sorununu bitirecek operasyonlara devam ediyor. Terör örgütü PKK’nın en önemli kampı Kandil’e yönelik aylardır sessiz sedasız yürütülen kara harekatı çok önemli bir aşamaya geldi. Sıcak yaz günlerinde binlerce askerin görev yaptığı operasyonun nihai hedefi Türk bayrağını Kandil’e dikmek. Peki terör örgütü PKK, Irak ve İran sınırındaki bu zor coğrafyaya nasıl yerleşti, burada ne tür bir yapılanmaya gitti ve en önemlisi Kandil’deki kamp örgüt için neden hayati öneme sahip?

Ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu bölgesinde adı duyulan ‘Apocular’, Kasım 1978’de silahlı eylemlere başladılar. UKO’cular (Ulusal Kurtuluş Ordusu) olarak da tanınan örgütün lideri Abdullah Öcalan ve arkadaşları Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis köyünde yaptıkları toplantıyla adı PKK olan bir örgüt kurdular. Öcalan’ın Genel Sekreter, Cemil Bayık’ın ise yardımcısı olarak ilan edildiği bu gizli toplantı Türkiye’nin son 40 yılına damga vuran etnik terörün fitilinin ateşlendiği simgesel bir gün olarak tarihe geçti.

Türkiye sınırları içerisinde etnik temelli bir devlet kurmak üzere yola çıkan örgütün tarihinde belirleyici olacak ilk olay 1979’da yaşandı. Güvenlik güçlerince yakalanan PKK yöneticilerinden Şahin Dönmez’in örgüte dair itiraflarda bulunması üzerine Öcalan, Türkiye’den ayrıldı ve Suriye’ye geçti. Suriye istihbaratı El Muhaberat’ın desteği ile terör örgütlerinin yuvalandığı El Bekaa vadisine geçti. Lübnan toprakları olan bölge Suriye’nin kontrolünde bulunuyordu.

Lübnan iç savaşının da etkisiyle kontrolsüz olan bölgedeki kamplarda İsrail’e karşı savaşan FKÖ, Türk diplomatlara yönelik suikastler düzenleyen ASALA ve Türkiye’den DEV-YOL ve Rızgari gibi örgütler vardı.

PKK’nın ilk terör kampı: Bekaa

12 Eylül darbesi öncesi Suriye’ye kaçan PKK’lılar Bekaa’da buluşuyor ve diğer terör örgütlerinin kamplarında faaliyetlerini sürdürüyorlardı. Bu dönemde yaklaşık 50-60 kadar PKK’lı, kamplarda hem ideolojik hem de silahlı eğitim görüyordu. Yaklaşık iki yılın sonunda buradaki sayıları 150’ye ulaşmış ve Helvi kampında 11 gün sürecek 1. Konferansını toplamışlardı. Suriye’ye ait Sam-6 füze bataryalarınca korunan kamptaki konferansı yöneten Öcalan, örgütün bundan sonra izleyeceği yol haritasını aktarıyordu.

Daha çok Suriye istihbaratı ile iç içe olan örgüt, bu toplantının ardından Türkiye’de örgütlenmeye başladı. Bekaa’da askeri ve siyasi eğitim alan teröristler 1981’den itibaren Doğu ve Güneydoğu’da örgütlenme çalışmalarına başladı. Sadece şehirlerde değil kırsalda ve cezaevlerinde de yoğun bir örgütlenme çalışması yürüten PKK, Bekaa ve Şam arasında gidip gelen Öcalan’ın mutlak hakimiyeti altında büyümeye çalışıyordu. Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad’ın kardeşi Rıfat Esad’ın verdiği özel izinle kurdukları kampta kanlı eylemler planlayan PKK, 20-25 Ağustos 1982’de 2. Kongresi’ni topladı. 60 kadar militanın katıldığı Bekaa’daki bu kongrenin ardından silahlı eylemlere ağırlık verildi.

Bayık, Kalkan ve Karayılan…

Suriye’nin koruması ve lojistik desteği altındaki Bekaa Vadisinde kurulan Mahsun Korkmaz Akademisi’nde örgütün ideolojik ve silahlı eğitimi sürdürülüyordu. Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu ve Murat Karayılan gibi Öcalan’ın kontrolü altında günümüze kadar PKK’yı yönetecek lider kadro burada eğitildi.

Suriye’deki ilk yıllarında Bekaa’da kalan Öcalan, Şam ve Lazkiye’de kendine tahsis edilen evlerde yaşamını sürdürürken Batı ülkelerinden gelen gazeteci ve politikacılarla yine Bekaa’daki kamplarda görüşüyordu. 12 Eylül’ün getirdiği sorunlarla uğraşan Türkiye, hemen güneyinde büyüyen tehlikenin farkında değildi. Yunanistan, Almanya ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinden gelen solcu politikacılar Öcalan ile görüşüyor ve onu Batı kamuoyuna pazarlamanın hesaplarını yapıyordu.

PKK’nın Bekaa’daki varlığını tehlikeye düşüren ilk gelişme 1983’te yaşandı. Dönemin Dışişleri Bakanı İlter Türkmen, Şam’a yaptığı resmi ziyarette Suriyeli yetkilileri uyardı ve Türkiye’ye yönelik terör eylemlerine müsaade edilmeyeceğini söyledi. Türkiye’nin tutumunu sertleştirmesi üzerine Suriye, ASALA ve PKK’dan kendi topraklarından çıkmasını istedi. Örgüt bazı militanlarını İran ve Kuzey Irak’a gönderirken önemli bir kısmı da Bekaa Vadisindeki kampa geldi. Esad yönetimi Türkiye’ye karşı Bekaa’nın Lübnan sınırları içerisinde olduğunu savunuyordu.

Bekaa’dan yayılan ihanet

Teröre her yıl yüzlerce vatandaşını kurban veren, yine bir o kadar da asker ve polisini şehit veren Türkiye, Suriye’nin iki yüzlü politikasıyla muhatap olmak zorunda kalıyordu. Suriye yönetimi bir yandan Türkiye’ye söz veriyor diğer yandan da el altından PKK’nın yuvalanmasına göz yumuyordu. Terörün kontrolden çıkmaya başladığı 1992’de Türkiye ile Suriye arasında imzalanan güvenlik protokolünün ardından PKK’ya ait Mahzun Korkmaz Kampı kapatıldı. Ancak örgüt bir süre sonra yine Bekaa’da Baar Elias’ta yeni bir kamp daha kurdu.

Ağırlıklı olarak faaliyetlerini Suriye ve Türkiye’de yürüten örgüt Batılı istihbarat örgütlerinden de ciddi destek alıyordu. Terör örgütünün eylemleri açısından hayati öneme sahip Bekaa’daki kamp, her geçen yıl daha da büyüyor ve örgüt bölgede yeni kamplar açmayı sürdürüyordu. Propaganda çalışmalarına ağırlık veren PKK’nın Bekaa’daki kampını Türkiye’ye tanıtan ise ise Mehmet Ali Birand oldu. 16 Haziran 1988’de Öcalan ile söyleşi yapan Birand. hem kapma hem de Öcalan’a dair geniş bilgiler aktarıyor. Yaptığı söyleşi yüzünden hakkında 14 yıla kadar hapis cezası istenen Birand, Bekaa kampında geçirdiği korku dolu bir kaç günü okuyucularıyla da paylaştı. Terör örgütünün Bekaa’daki ihaneti 17 Ekim 1988’e kadar sürdü.

Öcalan’ın yolculuğu ve Bekaa kampının sonu

17 Ekim 1998’de Öcalan Suriye’den ayrıldı. Üç gün sonra iki ülke yetkilileri Adana’da bir araya geldiler. Burada imzalanan Adana Mutabakatına göre; PKK kampları kapatılıyor, yenilerinin faaliyete geçmesine izin verilmiyor ve pek çok PKK’lı tutuklanıp adalete sevk ediliyordu. Öcalan’ın önce Rusya, ardından İtalya ve son olarak Kenya’ya uzanan yolculuğu Türkiye’den gönderilen bir özel uçakta son buluyordu.

Tarihe “Abdullah Öcalan memlekete hoş geldin” sözleriyle geçen operasyon sadece terör örgütü için bir kırılma değildi, Türkiye için de yeni bir dönemin başlangıcıydı. Gözlerindeki bağı çözen askere “eğer bir hizmet gerekirse yaparız” diye yanıt veren Öcalan’ın İmralı yılları PKK için büyük bir şoktu. Terör örgütü sadece Bekaa vadisindeki kamplarını değil liderini de kaptırmıştı. İşte bu dönemde ilan edilen ateşkes neredeyse tam 5 yıl sürdü.

Tamamı sivil üyelerden oluşan DGM’de yargılanan Öcalan, idama mahkum ediliyor ama başta ABD olmak üzere Avrupa ülkelerinin de baskısıyla bir türlü idam edilemiyordu. Cezası ömür boyu hapse çevrilen Öcalan, İmralı adasında cezasını çekerken pek çok uzman PKK’nın dağılacağını düşünüyordu ama öyle olmadı. ABD bir kez daha devreye girerek terör örgütünün ihtiyaç duyduğu can suyunu vermeyi ihmal etmedi.

ABD’nin yeni operasyon gücü PKK

Etnik temelli bir terör örgütü olarak PKK, aynı zamanda küresel güçlerin kontrolüne girmekten ve taşeron olarak görev almaktan kaçınmıyordu. Kuruluşundan itibaren Batılı istihbarat örgütleri tarafından yönetilen ve yönlendirilen örgüt bölgedeki aktörlerle de karmaşık ve karanlık ilişkilere sahipti. Örgüt her ne kadar Suriye’den yönetiliyor olsa da, Irak’ın kuzeyinde de hep aktif bir güce sahipti. Bunda Barzani ve Talabani ile kurulan menfaat ilişkileri öne çıkıyordu.

PKK tarihini inceleyenler daha 1992’de Barzani ile Öcalan’ın yaptığı gizli anlaşmaya dikkat çekiyorlar. KDP’nin lojistik desteğini alan Öcalan’ın, halen ABD’de bulunan Taner Akçam’a, “Mesut (Barzani) Kuzey Irak’a yerleşmemize izin verdi. Bu, Kürt hareketi açısından dönüm noktasıdır. Artık benim sırtım yere gelmez” dediği bilinmektedir. Zaten Irak’ın Kuveyt’i işgalinden sonra başlayan 1. Körfez Savaşı, bölgedeki dengeleri değiştirirken en fazla istifade eden örgüt PKK oldu. ABD’nin Ortadoğu’ya gelmesi, bu taşeron örgüt için büyük bir fırsattı. Saddam’ın Irak’ın kuzeyini bırakıp kaçmasıyla doğan otorite boşluğu PKK için bulunmaz bir nimetti. 36. paralelin kuzeyindeki hava sahası Irak yönetimine yasaklanırken burayı kontrol eden Çekiç Güç, PKK için bakir bir faaliyet alanı sunuyordu.

26-31 Aralık 1990 tarihinde Haftanin bölgesinde dördüncü, 8-28 Ocak 1995 tarihleri arasında 5. Kongresi’ni yapan PKK, 6. Kongresi’ni ise bugün TSK’nin en özel birlikleriyle operasyona devam ettiği Kandil’de yapmıştır. ABD kontrolündeki Irak’ta kalıcı bir örgütlenmeye giden PKK, 1997’de kendine çok korunaklı ve yüksek güvenlikli bir yeri üs olarak seçti. Irak ile İran sınırındaki bu bölge Kandil Dağı olarak adlandırılıyor ve bir terör örgütü için her türlü coğrafi avantajı sunuyordu.

Kandil’i kim tahsis etti?

Eylem yapmakta zorlanan terör örgütü PKK’nın yeniden güç kazanmasında en stratejik nokta hiç kuşkusuz Kandil… Kuzey Irak’ta saklanabileceği bir kamp arayan PKK, en önemli desteği ABD ve Barzani’den aldı. Yine bölgenin bir diğer aktörü Talabani’nin de desteğiyle Kandil’e yerleşmeye başlayan PKK, burada kamp inşa etmek için Avrupa’da tehditle para topladı. Bazı ülkelerin de maddi desteğiyle Kandil’de kısa sürede kamp inşa eden PKK, Öcalan’ın cezaevinde olmasının da etkisiyle silahlı eylem yerine uluslararası ittifakların kurulmasına yöneldi.

8. Kongre’de adını KADEK olarak değiştiren, 9. Kongrede adını KONGRA GEL olarak ilan eden PKK, 16-26 Mayıs 2004’te Kandil dağındaki 10. Kongresi’nde tek taraflı ateşkes kararına son verdiğini duyurdu. İkinci Körfez Savaşı’yla ABD’nin bir kez daha Irak’ı işgal etmesi ve Saddam yönetimini devirmesi, PKK için tarihi fırsat anlamına geliyordu. Irak’ın kuzeyinde yer alan Talabani ve Barzani güçleri ülkenin yönetimini üstlenirken PKK için de artık bölgede serbestçe faaliyette bulunma imkanı doğuyordu. Peşmerge güçlerinin kontrolündeki bölgede Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerini sürdüren PKK, ABD’nin lojistik desteğiyle Öcalan sonrası yaşadığı travmadan kurtuluyordu.

Barzani yönetiminin kontrolündeki Kandil’de en büyük kampını kuran PKK, Türkiye sınırından rahatlıkla içeri sızabiliyordu. Bölgenin coğrafi yapısının sunduğu imkanla Türkiye tarafına geçerek kanlı saldırılar gerçekleştirmeye başlayan teröristler, sıcak takipten yine Irak tarafına geçerek kurtuluyordu.

Coğrafyanın sunduğu doğal kale

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş’in bir günlük savaş ilanı sonrasında Bekaa vadisinden Kandil dağlarına taşınan PKK, artık çok daha rahat askeri eğitim yapmaya başladı. Artık binlerce militanını aynı anda burada ağırlayabiliyor ve istediği askeri eğitimi Batılı istihbaratçıların desteğiyle verebiliyordu. Çünkü İran-Irak sınırındaki Kandil, Hakkari’den kuş uçumu 90 km. uzaklıkta yer alıyor. Mart ayından itibaren geniş bir koridor açarak ilerleyen Mehmetçik, sınırdan 100 km kadar içeriye girmek zorunda kaldı.

Çok geniş bir bölgede onlarca kampın yer aldığı Kandil, PKK tarafından ana karargâh olarak kullanılıyordu. Örgütün terör ağaları Murat Karayılan, Duran Kalkan ve Cemil Bayık gibi isimler burada bulunuyor. Sağda Erbil ve üstte Süleymaniye’nin bulunduğu Kandil Dağı, Zağros sıradağlarının uzantısı olup 3 bin 500 metre yüksekliğe sahip. Büyük kısmı Irak tarafında bulunmakta olan dağın doğu yakasında İran’a bağlı olan Piranşehir yer alıyor.

Sarp vadilerin yer aldığı Kandil’de karadan askeri operasyon yapmak ise neredeyse aylarca hazırlık gerektiriyor. Dağın etrafını beşgen olarak sarmak ve neredeyse 3 bin kilometrekareyi kontrol etmek zorundasınız. Bu şekilde hem dağdan teröristlerin kaçışı engellenmiş oluyor, hem de birlikler güvence altına alınıyor.

Kandil’i vuran savaş uçakları

Askeri uzmanlar yüzlerce dev mağaranın yer aldığı Kandil’in havadan operasyonlarla temizlenmesini mümkün görmüyorlar. Zaten bu mağaralar teröristlerin hem eğitim gördüğü hem de lojistik ihtiyaçlarını giderdiği doğal bir korunma sağlıyor. Hava operasyonlarını haber alan örgüt militanları her defasında bu mağaralara girerek saldırıdan kurtulabiliyorlar. Yüzlerce teröristin barındığı mağaraları temizlemenin tek yolu ise kara harekatı yapmak.

Türkiye, 1990’lı yıllardan itibaren Kuzey Irak’a yönelik kara harekatları düzenliyor. Aylarca süren bu sınır ötesi operasyonlarda zaman zaman terör örgütü büyük bozguna uğratıldı. 1992’de yapılan operasyonun ardından büyük darbe yiyen örgüt toparlanmakta hayli zorlandı ama Kandil’e yönelik bugüne kadar bir kara harekatı yapılmadı. Bunun için askerin sınırdan 100 km kadar derine inmesi gerekiyordu. TSK da, bu zorluktan dolayı her defasında Kandil’e yönelik hava harekatları düzenliyor. Diyarbakır ve Malatya’dan kalkan savaş uçakları Kandil’de tespit edilen terör yuvalarına bombalar yağdırıyor ama hedeflenen başarı tam olarak sağlanamıyor. Bölgenin teröristler için korunma imkanı sağlaması operasyonun başarı şansını azaltıyor. İşte bu riski gören TSK, terör örgütünün ana kampını yerle bir etmek için kara harekatının zorunlu olduğuna karar verdi. Suriye’nin kuzeyinde yürütülen çok sayıda operasyonda elde edilen başarının verdiği güvenle Türkiye, bu defa Kandil’e yönelmeye karar verdi. Önleyici terör konsepti çerçevesinde terörü yuvalandığı yerde yok etmeyi hedefleyen güvenlik güçleri, Kuzey Irak’taki tüm PKK kamplarının yok edileceği bir büyük operasyon planlıyor.

Çözüm sürecini sabote eden Kandil

Hükümet’in büyük bir risk alarak başlattığı Çözüm Süreci’ni baltalayan güç de hiç kuşkusuz Kandil’di. En geniş toplumsal uzlaşmayla başlayan açılım sürecinde Kandil, teröristlerin sınır ötesine çıkışına izin vermediği gibi şehirlerin bombalarla doldurulması operasyonunu yürüttü. Süreci silahlanmak için fırsat olarak değerlendiren Kandil, Habur sabotajını organize ederek toplumdaki çözüm sürecine olan inancı da yok etmeye çalıştı.

Terör örgütünün siyasi kanadı gibi hareket eden HDP’ye her defasında gerilimi yükseltme ve çözüm imkanlarını ortadan kaldırma talimatı veren Kandil, yerli ve yabancı medya organlarına verdiği röportajlarla da süreci baltaladı. Sadece terör örgütünün değil HDP’nin de sürekli talimat aldığı Kandil’deki terör ağaları, sonunda hiç inanmadıkları çözüm sürecini bitirdiler.

Suriye’nin kuzeyindeki fiili durumu kendileri için büyük bir fırsat olarak gören Kandil, çözüm süreci yerine bölgede defacto bir yapılanmayla PKK Devleti kurmanın peşine düştü. Suriye’de ABD’nin kara gücü olarak hareket eden PKK, bu amaçla militanlarını Suriye’ye kaydırdı. Kobani bahanesiyle şehirlerin yakılıp yıkılması emrini veren de yine Kandil’di.

Yere izmarit bile atmayan teröristler!

Terör örgütünün yönetim merkezi Kandil, sadece terör eylemlerini planlamak, kanlı katliamların emrini vermekle kalmıyor, aynı zamanda örgütün propaganda merkezi olarak da faaliyet yürütüyor. Dünyanın değişik ülkelerinden gazetecileri burada ağırlayan örgüt, mesajlarını bu kişiler üzerinden veriyor. Burada basın toplantıları düzenleniyor, röportajlar veriliyor ve bir terör örgütü istediği gibi propaganda yapma imkanı buluyor. Batılı televizyoncular için kurgu haberler hazırlanıyor, kadın teröristlerin gündelik hayatından görüntülerle PR hizmeti sunuluyor. Kandil’den verilen haberler çoğu zaman terör ve terörist övgüsüne dönüşüyor.

Can Dündar yönetimindeki Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ayşe Yıldırım’ın Cemil Bayık ile yaptığı söyleşi o yüzden akıllardan çıkmıyor. Habercilik ile terör övgüsünü karıştıran muhabir, “Bir iki küçük not: Kandil’de doğaya saygı önemli. Dağ taş demiyorlar, sigara izmaritlerini bile yerlere atmıyorlar. Eteklerde yaşayan köylülerin rastgele ağaç kesmesine izin vermiyorlar. Her yer tuvalet anlayışı yok, ‘kurum’ların özel tuvalet alanları var. Komünal bir yaşam var” diyerek şaşkınlığa yol açmıştı.

Türk bayrağı dikme vakti

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin Operasyonu ile Suriye’nin kuzeyinde terör koridoru yok edilirken bu koridorun İran sınırına kadar terörden temizleneceği yönünde değerlendirmeler de duyulmaya başlandı. Türkiye sınırının tamamından terörü temizlemeye kararlı olan Hükümet, Afrin Operasyonuyla aynı tarihlerde Kuzey Irak’a yönelik operasyona da başladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla vurguladığı Kuzey Irak’ta PKK kamplarına müsaade edilmeyeceği yönündeki açıklaması sessiz sedasız fiiliyata geçiriliyordu. Genelkurmay’dan zaman zaman hava operasyonları hakkında bilgi veriliyordu ama kara operasyonunun boyutu hakkında çok net bilgiler paylaşılmadı.

Mart ayında Irak’ın içine doğru operasyona başlayan TSK, Kandil’e doğru ilerliyordu. Kandil’e doğru bir koridor açan Mehmetçik, yaklaşık 400 kilometrekareyi kontrol ediyor. Bölgede çok sayıda üs kuran TSK, yüzlerce teröristi de etkisiz hale getirdi. Yaklaşık 4 buçuk aydır sürdürülen operasyonun nihai hedefi ise Kandil’deki terör yuvalarını tamamen yok etmek. Terör örgütünün militan gücü kadar lojistik imkanlarını da bitirmeyi hedefleyen TSK, PKK’nın Bekaa’da başlayan terör kampı stratejisini bu defa Kandil’de sona erdirmeyi planlıyor

 
 
 
Etiketler: PKK'NIN, KANLI, TARİHİ,
Yorumlar
Diğer Yazılar
BENİM ASIL DERDİM
KURBAN BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
BU SEÇİMDE KİM KİMİ DESTEKLEYECEK?
KİM DAHA MİLLİYETÇİ AKŞENER Mİ ERDOĞAN MI?
YENİ TÜRKİYE YÜZYILI
HESAPLAŞMADAN HELALLEŞİLMEZ
TÜRKİYE'MİN SORUNU
KADINA ŞİDDET, ŞEREFSİZLİKTİR!
GİZLİ AŞK
BENİ GÜZEL HATIRLA
DUYULMAYAN ÇIĞLIK
GEÇİM SIKINTISI
REİS MUHSİN YAZICIOĞLU
AŞKTA BORÇLU OLMAK
MEHMET AKİF VE İSTİKLAL MARŞI
TERÖR ÖRGÜTÜ PKK, KÜRT HALKINDAN NE İSTİYOR?
SEVGİLİYE MEKTUP
ÖMÜRDEN BİR YIL DAHA EKSİLDİ
VERİLEN NAMUS SÖZLERİ NE OLDU?
KADINA SİDDET ŞEREFSİZLİĞİ DEVAM EDİYOR
CHP’NİN TARTIŞMADIĞI TEK KONU
DARBECİLER İÇİN ŞİMDİ HESAP VAKTİ
27 MAYIS DARBESİNİN SİYASİ AYAĞI CHP'DİR.. PEKİ 15 TEMMUZ'UN?
HAYDİ TÜRKİYEM AŞIYA
DARBECİLER BEKLENEN HAZİN(!) SONU
BİR AŞK HİKAYESİ
DÜNDEN BUGÜNE ZİHNİYETİ DEĞİŞMEYEN CHP
ÖLMEYEN AŞKLARA....
ANNELER MELEKTİR
KİRLİ PROVOKASYON
MERAL AKŞENER, KURTARICI MI? PROJE Mİ?
ABD'Lİ BİR AKTİVİSTİN GÖZÜYLE İSRAİL ZULMÜ
TURGUT ÖZAL'I ANARKEN...
ESKİ TAS, ESKİ HAMAM( CHP)
BAŞBUĞ" ALPARSLAN TÜRKEŞ"
UNUTMADIK, UNUTMAYACAĞIZ, UNUTTURMAYACAĞIZ REİS...
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR (MI)?
TÜRKİYE'DE KADIN OLMAK ZOR
28 ŞUBAT'IN GİZLİ KAHRAMANI
CHP =HDP YOLDAŞLAR VE HEVALLER
KÜRT ANALARININ ONURLU DİRENİŞİ
DARBENİN SİYASİ AYAĞI OLMAK
İLKER BAŞBUĞ, CAN ATAKLI VE BİLİMUM MUHALİFLERİN BİTMEYEN DARBE ÖZLEMİ
KADINA ŞİDDET HAYSİYETSİZLİKTİR
TAYYİP ERDOĞAN NEFRETİNDEN DOĞAN ZORAKİ AŞK (!)
İLKESİZ BİR PARTİ "CHP"
17 ARALIK 2013 FETÖ'NÜN İLK YARGI DARBESİ
HDP KAPATILSIN.(MI)?
BİRİ BU KADINA DUR DESİN!
ATMA SEROK SELOCAN ATMA
TÜRKİYE'NİN DEPREM GERÇEĞİ
19 YIL GEÇTİ AK PARTİ HALA BİRİNCİ PEKİ NEDEN?
ADALET, ADALET, ADALET....
ÖZGÜRLÜK SEMBOLÜ "ALİYA"
HAYALET ŞEHİR "MARAŞ"
HAYVANLARI SEVELİM
ALÇAK BİR ASKERİ DARBE (12 EYLÜL 1980)
CHP İKTİDAR OLMAK İSTİYOR MU?
SON TAHLİLDE CHP'NİN HAL-İ PÜR MELALÎ
KILIÇDAROĞLU CHP'NİN Mİ YOKSA MUHALEFETİN LİDERİ Mİ?
SREBRENİTSA KATLİAMI
27 YILLIK UTANÇ: "MADIMAK"
ADANA'DA SEYYAR SATICI OLMAK
ORDAN 15 MiLLETVEKiLi ALABiLiR MiYiM LÜTFEN PARTİ KURUYORUM DA..
Ulusal Gazeteler 1
Bizim Gazete
Alıntı Yazarlar
Anketler
TÜRKİYE'Yİ YÖNETECEK CUMHURBAŞKANI KİM OLMALI
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
87
73
1
3
28
32
2
Fenerbahçe
85
85
1
4
27
32
3
Trabzonspor
52
54
12
4
16
32
4
Rizespor
48
43
12
6
14
32
5
Beşiktaş
48
42
12
6
14
32
6
Kasımpasa
46
55
12
7
13
32
7
Başakşehir
46
42
12
7
13
32
8
Sivasspor
44
38
10
11
11
32
9
Alanyaspor
42
41
10
12
10
32
10
Antalyaspor
42
36
10
12
10
32
11
A.Demirspor
40
48
10
13
9
32
12
Samsunspor
38
36
14
8
10
32
13
Ankaragücü
37
40
11
13
8
32
14
Kayserispor
37
36
12
10
10
32
15
Konyaspor
36
34
12
12
8
32
16
Hatayspor
33
36
13
12
7
32
17
Gaziantep FK
31
35
17
7
8
32
18
Pendikspor
30
36
16
9
7
32
19
Karagümrük
30
35
16
9
7
32
20
İstanbulspor
16
25
21
7
4
32
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Modül 2
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.
Modül 3
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.
Haber Yazılımı