Nevriye teyze Bulgaristan'ın 1984-1989 yılları arasında Türklere yönelik uyguladığı asimilasyon politikasından kaçıp Türkiye'ye sığınan yaklaşık 350 bin "Bulgaristan Türkleri"nden biriydi.
Şimdiki "kırış kırış "olan yüz çizgilerine inat bir zamanlar çok güzeldi.
Uzun dalga dalga sarı saçları, mavi gözleri , bembeyaz pamuk teni ve üzerinden zerafet akan duruşu ile sanki güzelliğin tanımı "o" idi .
İlerleyen yaşına rağmen yinede masmavi gözleri beyaz teni ve zerafeti ile yaşına göre hâlâ güzeldi.
Hani güzellerin şansı olmaz derler ya, işte onunkisi de böyle bir kader hikayesiydi.
Eski eşi kendinden daha bir genç kadına tutulunca, onu ve çocuklarını terkedip, o kadının peşine düşüp gitmiş, kısa bir süre sonrada ayrılmışlardı.
Eşinden ayrıldıktan sonra bir daha da evlenmemiş gece gündüz çalışarak iki çocuğunu da okutup büyütmüş daha sonrada onları evlendirdirmisti.
Zamanla evlatları evlerini işyerlerine yakın bir yerden tutup daha sonrada işi, gücü, çocukları bahane edip ziyaretsikligini azaltıp neredeyse artık "bayramdan bayrama" el öpmeye gelir olmuşlardı.
O gün değişiklik olur diye gittiği,
"Balkan göçmenleri" derneğinin düzenlediği bir yemekde "Tahsin usta" ile yanyana düşünce konusup, sohbet etme imkanı bulmuşlardı.
İkisi birbirlerine çocuklardan, torunlardan, yalnızlıktan bahsederken
Bulgaristan'da iken Türklerin pasaportuna "Türk" yazılmadığı, bunun yerine "Bulgaristan Müslümanları"yazılıp sürgün edildikleri o günlerden bahsederken tanıdık ortak arkadaşlarının olduğunu fark edince daha samimi bir sohbet ile kaynaşıvermislerdi.
Tahsin usta hem kişiye özel ayakkabılar imal edip, hemde tamir eden uzun boylu, kırlasmış saclarına rağmen iyi giyimli kendine göre bir karizması olan kırk yıllık esnaftı.
O' da Nevriye teyze gibi bir evlilik yapmış çocuklarını büyütmüş,birer meslek sahibi yapmıştı.
Sivas'ta öğretmen olan oğlu ve yurt dışında inşaat mühendisi olan kızı anca yıllık izinlerinde, babalarının yanına bir kaç gün uğrargörebiliyor, arada ise internetten telefon ile yüzyüze konuşup hasret giderebildigini anlatırken, Nevriye teyze;
"Hanım hasta mı gelemedi mi sizinle? " diye sorunca;
Tahsin usta;
"Sizlere ömür elim bir hastalıktan hanımı kaybedeli tam beş yıl oldu iyi bir hanımdı birbirimizi hiç üzmedik ama erken gitti" diye cevap verirken gözleri dolu dolu olmuştu.
İkisininde en büyük derdi "yalnızlık"idi
Nevriye teyze;
"Başınız sağolsun hayat işte ikimizide böyle bir başına bırakmış."
"Yalnızlık zor ve Tahsin beycigim helede her şeyi tek başına yapmak, her şeyle tek başına ilgilenmek daha zor oluyor işte " diye dertlenince;
Tahsin usta;
"Nevriye hanimcigim ne zaman bir müşkülatın olursa hiç çekinmeden beni ara elimden geleni yaparım hem ne tesadüf ki yakın yerlerde oturuyoruz " diyerek cebinden çıkarttığı kart vizitini Nevriye teyzeye uzattı.
Aradan bir kaç hafta geçmişti ki Nevriye teyze bozulan cekmeceleri ve gardrop tamiri için önerebilecegi güvenilir bir marangoz tanıdığı var mı? diye sormak için Tahsin ustayı aradı.
Ne zaman çekmeceyi açsa ikide bir çıkıyor, oda yerine takmaktan zorlanıyordu.
Merhaba efendim ben Nevriye göçmen derneği yemeğinde tanışmıştık.Bir sıkıntın olursa ara demiştiniz...
Gardıropun içindeki çekmeceyi açsam ikide bir çıkıyor, eski gücüm yok ikide bir takamıyorum da yerine birde vestiyerin askısının çivileri düşmüş yenilenmesi lazım tanıdık bildiğinizz bir usta var mı?
Tahsin usta;
"Ben hallederim, marangozluğumda vardır benim" dedi
Tahsin usta o gün Nevriye hanımın işlerini hallederken aralarında bir dostluk. Köprüsü kurulmuştu.
Daha sonra buiyi anlaşan iki yalnızlık yolcusu dostluktan öte geçip evlenmeye karar verdiler.
Artık ikisininde yalnizlikları son bulacaktı.
Birbirlerine nefes ve destek olacaklardı.
Nevriye teyze ve Tahsin usta birbirini çok sevdiler.
Birbirlerinde aşkı sevdayı mutluluğu vefayı buldular...
Tahsin usta güzel saz çalar, Nevriye teyzede ona eşlik ederdi.
Evlerinden yayılan bu mutluluk herkese geçerdi.Onlar kolkola sokakta yürürken herkes onlara gıpta ile bakıp tebessüm ederek selamlardı.
Bu geç buldukları mutluluk pek de uzun süreli olmadı.
Nevriye teyze dört beş yıl sonra unutkanlıkları artınca alzemier hastası olduğu anlaşılmıştı.
Tahsin usta onu bu haliyle elinden geldiğince bes yıl idare ederek ona baktı.
Ama Alzheimer hastasının bakımı hiç kolay değildi.
Tahsin usta bakkala gitse bile sıkıntı oluyor, Nevriye teyze habersizce dışarı çıkıyordu..
Sokaklarda onu aramaktan perişan olan Tahsin usta tam ona kızacakken;
"Tahsin beycigim neredesiniz bende sizi arıyordum.Hadi evimize gidelim artık" deyince o korku o yorgunluğu unutup Nevriye'sinin elinden tutup sevinçle evlerine gidiyordu.
Aşk işte her yaşta aşk, aşktı.
Hele birde belli yaştan sonra daha da özel ve anlamlı oluyordu.
El etek çekilip ne dostlar nede nice emekler ile büyüttüğü evlatlar dünya telaşında, ana babal
Nevin
Nevin Aktekin Gülfırat
babalarını unutunca aşk daha da bir anlam kazanıyordu.
Aşktı, vefaydı, yarenlikdi, onların ki..!
İşte böyle aşk ile her engeli aşıyorlardı.
Nevriye teyzenin zaman geçtikçe unutkanlıkları artar olmuştu.
Bakımı giderek zorlamıştı.Evde hiç bir şey hatırlamayınca hırçınlaşıyor öfke nöbetlerine giriyordu.
Tahsin usta birgün kendini yakın gördüğü mahallenin genç muhtarına olanları derdini ağlayarak anlattı.
Muhtar Nevriye Teyze' yi bir bakımevine yerleştirmenin ikisininde sağlığı ve iyiliği açısından gerekliliğine ikna etti.
Onu da ne zaman görmek isterse ziyaretine götüreceğini söyledi.
Tahsin usta çaresizle ağlayarak Nevriye teyze'yi bakım evine bıraktı.
Özlemin ağır bastığı zamanlarda ise muhtara giderek onu hep Nevriye'sinin yanına götürmesini rica etti.
Nevriye teyze Tahsin'ini görünce çok neşelenir, ona eski zamanlarındaki gibi şarkılar söylerdi.
Herkesi unutan Nevriye teyze bir tek Tahsin'ini unutmamıştı.
Onu rüyasında gördüğünü eskisi gibi elele dolaştıklarını, onun ona saz caldığını anlatır, gelirken sazını da getirmesini isterdi.
Arada sazını da götüren Tahsin usta onunla türkü söylerdi her ne kadar şarkı sözlerinin çoğunu Nevriye'si hatırlamasa da.
Ve ondan her ayrılışında helallik alır bir daha görüşemeyiz belkide diye ondan ağlayarak ayrılırdı.
Her seferinde bu manzaraya şahit olan muhtarın gozleri dolu dolu olurdu.
Artık Tahsin usta gelmez olmuştu.
Nevriye teyze ise içini çekerek gökyüzüne el sallayarak gukumseyip;
"Aşk gülümüz solsa bile
Gözümüz yaş dolsa bile
Zaman geçmiş olsa bile
Rüyalarda buluşuruz
Bu şarkıyla kavuşuruz"
diyerek şarkısını söylemeye devam etti.
Nevin Aktekin Gülfirat
|