Uzun zamandan sonra gazetecilik mesleğini icra etmeye başlayınca bu sektörün eskisi gibi olmadığı, bu sektörde abi dediğimiz insanların birbirinin arkasından konuştuğu birbirini çekemediğini kıskandıklarını görünce yanlış zamanda geri döndüğümü anladım.

Yine de bu sektörde benden daha fazla emek vermiş insanların emeklerini asla hiçe saymadım. Kimin parası var kimin yok diye değil nasıl bu sektörde emek verdikleri ile değerlendirdim. Rıfat SÖYLEMEZ gibi yıllarını vermiş bir üstadın bile nasıl arkasından konuştuklarına Şahit oldum. Yine de bu meslekteki dostlara hep gereken sevgi ve saygıyı göstermeye çalıştım. Bu meslekte olup ta benimle hiç kavga eden beni kıran yada benim kırdığım biri olmamıştır. Bazen fikir ayrılıklarına düşsek bile siyasi olarak ters olsak bile benden hep saygı ve sevgi görmüşlerdir.

Benim gazeteci olmadığımı söyleyenlerin haklılık payı var tabiki. Ben gazetede çalışmaya başladığım 1997 senesinde elimde bir fotoğraf makinesi , haber peşinde koşan bir değerli gazeteci büyüğümün yanında fotoğrafçı olarak başladım. Ailem çok destek oldu.  Adana’da hiçbir gazetede olmayan bir fotoğraf makinası ve aynı anda CD ye kayıt yapan bir video kameram vardı. O zamanlarda bilgisayarlarda bile cd-writer yeni çıkmış herkeste yoktu. Kameram direk cd’ye kayıt ediyordu.

Birçok haberin fotoğrafında kendi fotolarımı görmenin eşsiz hazzını yaşadım. Birçok haberde geçmedi bile adım. Ama birçok haberin tamamlayıcısı olan fotoğrafların gizli kahramanıydım.  Sonra Ankara çalışması başladı. Türkiye’nin en büyük fotoğraf ve video kameraları firmasının teknik departmanı. Fotoğraf çekmekten hiç vazgeçmedim. Ankara Life yıllarından sonra Adana’ya geri dönüş.

Şimdi mesleğe geri dönmek istememin en büyük sebebi Başarı hikayeleri yazmak dürüst insanları örnek olarak topluma lanse edebilmekti. İYİLİK İYİDİR düsturunu topluma yayabilmeyi kendime misyon edindim. Ama rahat bırakmıyorlar arı kovanına çomak sokuyorlar.

Geçenlerde kalabalık bir dost sohbeti içerisinde aramızda meslek büyüklerimin de olduğu bir ortamda Adana Büyük Şehir Belediyesinde Sağlık Daire başkanı olarak görev yapan Dr. Muhsin İNAL vardı. Konuşma esnasında bir arkadaşı hocaya bir meslektaşının 20000 lira maaş aldığını söylediğinde güzel maaş bende keşke o kadar alsam dedi. Yanımdaki meslek büyüğüm  “Bak  ender maaşını düşünen bir adam  hoca. Haramda hilede gözü yok. Alınteri yetiyor ki böyle konuşuyor.  Bir insan bir cümle ile kendini ele verir. Bu cümlesi ile belediyenin bir kuruşuna dahi tenezzül etmediğini buradan anlayabilirsin.” Dedi.

Evet Zeydan başkanın ekibine baktığım zaman Bu zihniyette bu kalitede çok adam görüyorum. Başta Ergül HALİSÇELİK , Bülent ERDOĞAN ,  Ejder Mehmet SIKIK , Abdurrahman Serkan SEĞMEN gibi bu belediyenin kuruşuna tenezzül etmeyecek bu belediye için canını ortaya koyabilecek insanların hikayelerini yazmak isterdim.

Ama maalesef biraz sert biraz ters başladım. O koltuğa yakışmayacak kalitesiz , kapasitesiz adamların yaptıklarını görünce dayanamadım tabiki. Bu adamların düzelebilme kapasiteleri yok. Benimde bunları düzeltme yeteneğim yok.  Bundan eminim benim kadar O değerli yöneticilerde rahatsızdır. Bu sıkıntıyı kendi aralarında çözeceklerine inancım tam.

Daha öncede söylemiştim. Ekip, lideri sırtlar destek verir bir yerlere getirir. Maalesef bir çok belediye başkanının ekibi çok zayıf.  Başkan onları sırtında taşıyor ve maalesef ekibi başkanlara yük olmaya başlıyor.

Bunları yazıya dökmek istemezdim ama maalesef Ekip içerisindeki birçok yöneticinin kapasitesinin Zeydan başkana yakışan işler yapabileceğine inanmıyorum.

Geçen hafta ASKİ Kanalizasyon Daire Başkanı Cihan BAYRAM hakkında bir haber yapmıştım. Haber internete düştükten 3 saat sonra İL MİLLİ EĞİTİM müdürlüğünden üst düzey bir yetkili beni aradı. Cihan beyle görüştüğünü konu ile hemen ilgileneceğini söyledi ,  dedi. (düşünün o kadar üst düzey biri arıyor ki telefonuna hemen bakıyor.)

Bende beni arayan yetkiliye 8 aydır ilgilenmiyor yine ilgilenmez ama yine de size ilginiz ve alakanız için teşekkür ederim dedim. Dediğim gibi oldu. Okula bir adam göndermeye tenezzül etmeden telefonla okulu arayarak sadece açtığım yeri kapatırım pazarlığına girmiş.

Kedi bile açtığı yeri kapatıyor siz bari farkınızı ortaya koyun bir kez olsun ,  Zeydan Başkana yakışır bir iş yapsınlar diye haber gönderdik. Bu seferki muhatap aldığımız kişi Emrah KAPLAN dı. Giden arkadaşımıza haberden bir hafta sonra oraya parke taşı yapıldığını konunun kapandığı bilgisini vermiş. Bana da haber göndermiş. Çok kırıldım beni bir daha Asla aramasın diye. Hatta Hırsızlığı varsa yazsın demiş.

Sevgili Emrah KAPLAN ;  Aski de Saf Klormu içiyorsunuz ben anlamadım. Ben zaten seni iki senedir aramıyorum. Seni aramadığım içinde hayatımda bir eksiklik görmüyorum. Halüsinasyon  mu  görüyorsun anlayamıyorum. Sen böyle bir cümleyi nasıl kullanabilirsin. Sen bunu söylediğinde henüz oraya müdahale edilmemişti. Senin altındaki daire başkanı yada müdür her kimse seni bu şekilde yanlış bilgilendiriyorsa aynı anda gereğini yapman gerekir. Yöneticilik budur. Sen bunu yapmazsan eksik iş yaparsın.

Sevgili Emrah KAPLAN ; senin dürüstlüğün karakterin kişiliğin hakkında kimse tek kötü kelime söyleyemez. Bunu en iyi bilenlerden biriyim. Ama senin yapacağın Eksik yöneticilik   Başkana en büyük ihanettir.

Sevgili Emrah KAPLAN ;  gelelim hırsızlık meselesine. Bu adamların hırsızlığı var mı yok mu ben bilemem. Üst düzey bir yönetici olarak bu sorunun cevabını bir Allah bir sen bilebilirsin. Bak ben sana bir hikaye anlatayım.

Adamın birinin evine gece yarısı girmişler. Adamı bayıltmış çırılçıplak soymuş kapıyı pencereyi açık bırakıp çekip gitmişler.

Sabah karşı komsusu kapıyı açık görünce merak etmiş. İçeri girdiğinde adam baygın yatıyor. Üstünü örtmüş ve ayılması için su getirmiş. Sonrada komsusuna bakarak

• Komşu üzülme benimde eve geçen sene hırsız girmişti demiş.

Adam etrafına bakmış telefonu saati cüzdanı her şey yerinde duruyor. Komşusuna dönmüş ve demiş ki ;

• Ah komşu ah KEŞKE HIRSIZ OLSAYDI BUNLAR ARSIZ ARSIZ demiş.

Sevgili Emrah KAPLAN sanırım bu hikayeden bir sonuç çıkarırsın. ARSIZ HIRSIZ’dan çok daha kötüdür.

Sevgili Cihan BAYRAM ; bak senin düzeyine inip anlatayım. Devekuşları kafasını toprağa gömünce kurtulduklarına inanır. İnan bana ne doğanın kanunu ne fizik kuralları ne yöneticilik kuralları içerisinde böyle bir uygulama yok. Sen Telefonlara bakmayınca sorunlar hallolmuyor. Sana ulaşamayan muhtar , meclis üyesi , kanaat önderleri , dernek başkanları otomatik olarak başkanı , genel müdürü , genel sekreteri yada genel sekreter yardımcılarını arıyorlar. Yani demem o ki sen, senin üstündekilere yük olmaya başlıyorsun. Yukarıdaki insanların zaten iş yükü inanılmaz.

Sevgili Cihan BAYRAM ; bundan önce sana güç zehirlenmesi yaşadığını söylemiştim. Sen beni tanırsın ben seni tanırım. Çukurova belediyesinden neden ayrıldığın , Ceyhan belediyesine hangi düşünce ile gittiğin , Adanaya dönmeni kimin istediği , kimin referans olduğu , kimin referansına kefil olup seni önerdiğini biliyorum. Sende şunu bilki bunların arasında YÜREĞİR  ile ilgili bir hayali olan varsa sırf senin yüzünden KIŞLA mahallesi içerisinde hayalleri vücut bulmayacaktır. Hatta öyle bir noktaya gelir ki bu iş senin elinden tutanın elini sıkmayacağımız bir noktaya gelir. KIŞLA mahallesi içerisindeki büyük bir grup adına bunları rahatlıkla dile getirebiliyorum.

Bu arada okul , Başkanımız Zeydan KARALAR’ ın  talimatı ile yapılmış. 900 aile adına başkanımıza çok teşekkür ederiz. Yol işleri daire başkanımız ÖNER AKA  ve Projeler Daire başkanımız sayın SUPHİ CİVELEK sizlere de çok teşekkür ederiz. Aynı Anda 9 şantiyeye koşturduğunuz bir dönemde böyle bir çalışmaya zaman ayırıp üstünüze düşeni yaptığınız için sizlere minnettarız. Hakkınızı teslim etmek lazım

Belki sizler için küçük bir iş. Ama inanın 900 ailenin feryadını duydunuz ve çözüm ürettiniz. Çok iyi bir ikili olduğunuzu düşünüyorum. Size burada methiyeler düzsem sayfalarca yazsam yinede yeterli olmaz. Belediyenin namusunu kurtardınız desem yeridir.

Yaptığınız çalışmanın değerini anlayın diye yazıyorum. O mucurlu alanda bir çocuğun kolu yedi (7) yerden kırıldı. Bir çocuk atılan mucur taşından kör oluyordu. Sürekli taşlı şaka yapan çocuklar bazen okulun camına zarar veriyordu. Çocukların ayakkabıları 2 ay olmadan eski püskü oluyordu. Ben bunları yazayım da siz ne kadar önemli bir iş yaptığınızı anlayın. Her şeyden önemlisi ZEYDAN başkandan beklentisi olan 900 çocuğumuzu yarı yolda koymadınız.

 Bu arada Türkiye’nin en hızlı ilerleyen altgeçit projesindeki başarılarınızdan dolayı da sizleri tebrik ederim.. bir köşe yazısı için biraz uzun oldu artık o konuda diğer hafta özel haberde saklı olsun. ( Bir randevu verirseniz tabiki.)

                                                                       EN DERin sevgilerimle